Dervişin yumurta ile imtihanı

Horasanlı Hak aşığı Ebu Turab Nahşebî hazretleri 9. yüzyılda yaşamış ve zamanının büyük alimlerinden muhterem bir zattır. Bir gün çölde giderken acıkır ve canı yumurta ile sıcak ekmek yemek ister. Kendi ifadesiyle o güne kadar nefsinin isteklerine hiç boyun eğmeyen Ebu Turab'ın o gün ne olduysa nefsi galip gelir. Yolunu değiştirip bir köye sapar. Köye vardığında meydanda bir kalabalık, kalabalıkta da hararetli bir tartışma olduğunu görür. 

Meğer o sıra köyde bir hırsızlık yaşanmış. Köylüler herkesi, her yeri araştırdıkları halde hırsızı bulamamışlar, artık bu hırsızlığı yapanın köy ahalisinden değil, dışarıdan gelen bir yabancı olabileceği kanaatine varmışlar, ancak hırsızı ellerinden kaçırmışlardır. Kalabalıktan birisi Ebu Turab'ı görünce "Bu adam hırsızla beraberdi" diye bağırır. Bunun üzerine köylüler Ebu Turab'ın üzerine atılıp onu yakalarlar ve falakaya yatırırlar. Ebu Turab falakada sopaları yerken orada bulunan bir sufî onu tanır, feryada başlar: "Ne yapıyorsunuz, bu adam alim Ebu Turab-ı Nahşebî'dir".
     Bu Hak aşığı alime büyük haksızlık ettiklerini anlayan köylüler özür dileyip kendilerini affettirmenin yollarını aramaya başlarlar. Nitekim içlerinden birisi onu evine götürür ve karnını doyurmak üzere sofra kurdurur. Sofrada kendisine ikram edilen yumurta ve sıcak ekmeği gören Ebu Turab hazretleri şöyle der:
     "Ey nefsim! Yetmiş sopadan sonra sıcak ekmek ve yumurtayı ye bakalım!"

Yorumlar